fbpx
Kategoriler
Bilimsel Araştırmalar Diyet Çeşitleri

Vegan Beslenme Nedir? Metabolizmayı Artırıyor (Bilimsel Araştırma)

Bitkisel beslenmenin faydaları hakkında, pek çok şey duyuyor ve okuyoruz. Vegan beslenme nedir? Bitkisel diyetler, sonuçları itibariyle sağlıklı mı yoksa değil mi? Bu sorulara bilimsel yanıtlar aramaya çalışıyoruz.

Vegan Beslenmenin Metabolizmayı Hızlandırıcı” etkisine ve bitkisel beslenmenin faydalarına dair bir bilimsel araştırmadan bahsedeceğim…

Genel olarak, araştırmalardan mümkün olduğunca kısa anlatmaya çalışıyorum. Yine de araştırma detaylarını atlamak istiyorsanız, aşağıdaki video ilerleme çubuğundan, en sona doğru giderek KISACA ÖZETLE, kısmına basabilir ve en kısa haliyle araştırma sonuçlarını görebilirsiniz.

Vegan Beslenme Metabolizmayı Hızlandırıyor

Amerika’da yapılan yeni bir araştırmaya göre vegan beslenme, metabolizmayı hızlandırıyor.

Bitkisel temelli beslenenler, 16 hafta sonunda kalori yakımını %18,7 artırdı.

Bitkisel bazlı bir diyet; yemek sonrası kalori yakımını artırır, kilo kaybını sağlar. Aşırı kilolu bireylerde kardiyometabolik risk faktörlerini iyileştirir.

ARAŞTIRMA NASIL YAPILMIŞ?

Çalışma, aşırı kilolu ve diyabet öyküsü olmayan 244 katılımcıyı rastgele bir şekilde seçerek yapıldı. 

Denekler, 2 gruba ayrıldı. Vegan beslenen ve normal beslenenler olarak.

16 hafta boyunca, vegan beslenen gruptaki katılımcılar; kalori sınırı olmaksızın meyveler, sebzeler, tam tahıllar ve baklagillere dayalı, az yağlı, bitki bazlı bir diyet uyguladılar. 

Normal beslenen kontrol grubu, diyet değişikliği yapmadı. 

Her iki grup da kişisel doktorları tarafından yönlendirilmedikçe egzersiz veya ilaç rutinlerini değiştirmedi.

Araştırmacılar, çalışmanın hem başında hem de sonunda standart bir yemekten sonra katılımcıların kaç kalori yaktığını ölçmek için kalorimetre kullandı. 

BİLİMSEL FAYDALARI NELER?

16 hafta sonunda bitkisel beslenen grup, yemek sonrası kalori yakımını, ortalama %18,7 oranında artırdı ve tam 6.4 kg verdiler.

Bitki bazlı grupta ayrıca, iç organlardaki tehlikeli yağlanmada da düşüşler görüldü.

Bu grupta, karaciğer yağlanması %34 ve kas hücreleri içindeki yağlanma ise %10 oranında azaldı. Bu hücrelerde depolanan yağ, insülin direnci ve tip 2 diyabet ile ilişkilendirilmiştir.

Kontrol grubunun yemek sonrası kalori yakımı, iç organ yağ oranı ve kilosu önemli ölçüde değişmedi.

Çalışma ayrıca hücrelerdeki yağ ile insülin direnci arasındaki bağlantıya yeni bir bakış açısı sundu. 

Bitki bazlı grup, açlık plazma insülin konsantrasyonunu 21.6 pmol/L düşürdü, insülin direncini azalttı ve insülin duyarlılığını arttırdı. Bunların tümü de sağlık için olumlu sonuçlar.

Bitki bazlı grup ayrıca Total kolesterol ve LDL kolesterolü sırasıyla 19.3 mg/dL ve 15.5 mg/dL düşürdü.

Kontrol grubunda yine önemli bir değişiklik olmadı.

ARAŞTIRMA SONUÇLARI

Araştırma yöneticisi Dr. Hana, “Bu bulgular, aşırı kilo ve obezite ile mücadele eden 160 milyon Amerikalı için çığır açıyor. Her yemekten sonra daha fazla kalori yakmak kilo yönetiminde önemli bir fark oluşturabilir.” diyor.

Dr. Hana Kahleova, “Karaciğer ve kas hücrelerinde yağ biriktiğinde, insülinin glikozu hücrelere taşıma kabiliyeti bozuluyor.” diye ekliyor.

“Az yağlı ve vegan bazlı bir diyetle sadece 16 hafta sonra, çalışma katılımcıları hücrelerindeki yağı azalttılar ve tip 2 diyabet geliştirme şanslarını düşürdüler. Kalp hastalığı riskini azaltacak kardiyometabolik gelişmeler yaşadılar.” diyor.

34 Kilo Veren Hasta ve Önemli Bir Nokta

Çalışmaya katılan Sam T. ismindeki bir katılımcı 16 haftada tam 34 kilo vermiş.

“Bu diyette sonsuza kadar kalmayı planlıyorum. Sadece 16 hafta değil, ömür boyu sürecek.”

Çalışma sonuçlandığından beri, Sam bitki bazlı bir diyete devam etti. Şu an hedef kilosuna ulaştı ve maraton koşmaya başladı.

ÖNEMLİ BİR NOKTA DA;

Araştırmada, B12 takviyesi de alınmış.

Ben de hastalara, haftada bitkisel ağırlıklı beslenmelerini tavsiye ediyorum. Fakat haftada bir ya da iki kez et tüketmekte fayda var. Biliyorsunuz ki vegan beslenmenin en kötü ve zararlı yanı, B12 vitamin eksikliğidir. Bunu da hayvansal gıdalardan alabiliriz.

KISACA ÖZETLE

Bilim adamları, aşırı kilolu yetişkinlerde, vegan beslenmenin; vücut ağırlığı, insülin direnci, yemek sonrası metabolizma hızı ve (intramiyoselüler ve hepatoselüler) vücuttaki yağlanma üzerindeki etkileri nelerdir, sorularına yanıt aramış.

Amerika’da, 2017 ve 2019 yılları arasında 244 kişiyle yapılan bu 16 haftalık randomize klinik çalışmada, düşük yağlı bitki bazlı vegan diyet müdahalesi, enerji alımını azaltarak ve yemek sonrası metabolizma %18.7 arttı.

Vücut ağırlığını ortalama 6.4 kg azaldı.

Düşük yağlı bitki bazlı diyet, vücut ağırlığını azaltmak ve insülin duyarlılığını ve yemek sonrası metabolizmayı artırmak için etkili bir araçtır.

Aşırı vücut ağırlığı ve insülin direnci, tip 2 diyabete ve diğer önemli sağlık sorunlarına yol açar. Bu durumları ele almak için diyet müdahalelerine acil bir ihtiyaç vardır.

Düşük yağlı bitki bazlı diyet müdahalesi, enerji alımını azaltarak ve yemek sonrası metabolizmayı artırarak vücut ağırlığını azaltır. Değişiklikler, hepatoselüler ve intramiyoselüler yağda azalma ve artmış insülin duyarlılığı ile ilişkilidir.

Physicians Committee for Responsible Medicine araştırmacıları tarafından yapılan randomize kontrollü çalışma, JAMA Network Open dergisinde yayınlandı.

Kaynak: JAMA Network Open (30 Kasım 2020)

https://jamanetwork.com/journals/jamanetworkopen/fullarticle/2773291

Kategoriler
Bilimsel Araştırmalar Obezite Videoları

Açlık Bastıran Hormon (Lipokalin-2)

Açlığı bastırdığı bulunan bir hormon, obezite ile mücadeleye yardımcı olabilir.

Bu hormon; herkes tarafından bilinen açlık hormonu olan ghrelin ya da tokluk hormonu olarak bilinen leptin değil!

Yeni bulgular, Lipocalin-2 adlı bir hormonun obezite için potansiyel bir tedavi olarak kullanılabileceğini öne sürüyor.

Gelişmiş ülkelerde obezite oranlarının %30-40 civarına yükselmesi, obezite ile mücadele için arayışları hızlandırdı.

Yeni obezite ilaçları, bazı kişilerin %5 ila %10 oranında kilo vermesine yardımcı olabilir, ancak uzun süreli kullanımı engelleyen yan etkilere sahiptir.

Bu yüzden bilim adamları, yan etkisi hiç olmayan ya da çok az olan buluşların peşindeler!

LİPOCALİN-2 (LCN2) NEDİR?

LCN2, esas olarak kemik hücreleri tarafından üretilir.

Farelerde ve insanlarda doğal olarak bulunur. 

Farelerde yapılan önceki çalışmalar, Lipocalin-2 adlı hormonun iştahı bastırdığını gösteriyor.

Bu çalışmalar, hayvanlara uzun vadede LCN2 verilmesinin, metabolizmalarını yavaşlatmadan, besin alımını azalttığını ve kilo alımını engellediğini göstermiştir.

Lipocalin-2, aynı zamanda vücut ağırlığını azaltır ve hayvanlarda şeker metabolizmasını iyileştirir. 

DENEY NASIL YAPILMIŞ?

Columbia Üniversitesi tarafından yapılan araştırma, Avrupa ve Amerika’da yürütülmüş.

Araştırma baş yazarı Peristera, “LCN2, yemekten sonra tokluk için, bir sinyal görevi görerek farelerin besin alımını sınırlamasına neden oluyor ve bunu beyindeki hipotalamusa etki ederek yapıyor” diye açıklıyor.

“LCN2’nin insanlarda benzer etkilere sahip olup olmadığını ve bir dozunun kan-beyin bariyerini geçip geçemeyeceğini görmek istedik.”

4 farklı grupla yapılan araştırmada, her çalışmadaki insanlara bir gecelik açlıktan sonra bir yemek verildi ve yemekten önce ve sonra kanlarındaki LCN2 miktarı incelendi. 

Araştırmacılar, normal kiloda olanlarda yemekten sonra LCN2 seviyelerinde bir artış olduğunu ve bunun da yemekten sonra ne kadar memnun hissettiklerine denk geldiğini buldular.

Aksine, obezitesi olan kişilerde, yemekten sonra LCN2 seviyeleri azaldı. 

Yemekten sonra LCN2’de artış göstermeyen yanıt vermeyenler, daha geniş bir bel çevresi ve daha yüksek metabolik hastalık belirteçlerine sahip olma eğilimindeydiler – BKİ, vücut yağı, yüksek kan basıncı ve artmış kan şekeri dahil. 

Bununla birlikte, dikkat çekici bir şekilde, gastrik bypass ameliyatından sonra kilo vermiş kişilerin, LCN2’ye karşı duyarlılıklarının geri kazandırıldığı bulunmuştur – durumlarını ameliyattan önce yanıt vermeyenlerden sonra yanıt verenlere değiştirmiştir.

NEDEN ÖNEMLİ?

Ancak bu hormonun insanlarda veya maymunlarda aynı etkilere sahip olup olmadığı belirsizdir. Varsa, LCN2 potansiyel bir obezite tedavisi olabilir.

Ekip, LCN2’nin beyne geçebileceğini doğruladıktan sonra, hormonla tedavinin gıda alımını azaltıp azaltamayacağını ve kilo alımını önleyip önleyemeyeceğini araştırdı. 

Bunu yapmak için maymunları bir hafta boyunca LCN2 ile tedavi ettiler. Bir hafta içinde tedavi öncesine kıyasla gıda alımında % 28’lik bir düşüş gördüler ve maymunlar ayrıca sadece salinle tedavi edilen muadillerine göre %21 daha az yedi.

Dahası, sadece bir haftalık tedaviden sonra, vücut ağırlığı, vücut yağı ve kan yağı seviyelerinin ölçümleri, tedavi edilen hayvanlarda düşüş eğilimi gösterdi.

SONUÇ OLARAK…

Araştırmanın kıdemli yazarı Stavroula Kousteni, “LCN2’nin beyne geçtiğini, hipotalamusa doğru ilerlediğini ve maymunlarda besin alımını bastırdığını gösterdik” diye sonuçlandırıyor. 

“Sonuçlarımız, hormonun ihmal edilebilir toksisite ile iştahı azaltabildiğini ve klinik kullanım için LCN2 testinin bir sonraki seviyesi için zemin hazırladığını gösteriyor.”

Lipocalin-2 (LCN2) adı verilen hormon, tokluk hissi için doğal sinyalleri olmayan (artık işe yaramayan) obezite hastalarında potansiyel bir tedavi olarak kullanılabilir.

Araştırma, eLife dergisinde yayınlandı. (24 Kasım 2020)
https://elifesciences.org/for-the-press/0e5f09a7/hormone-found-to-switch-off-hunger-could-help-tackle-obesity